13 Mart 2015 Cuma

Eşcinsel oluşumların amaçları...

Eşcinsel oluşumların amacı ne olmalı? Eşcinsellerin derdi ne; insanca ve eşit bir şekilde yaşayamamak. Eşcinseller ayrımcılığa, şiddete maruz kalmasa ve nefret cinayetlerine kurban gitmese, cinsel yönelimlerine dair mücadele verirler mi? Aynı şey tüm LGBTİ'ler için de geçerli. Herkes cinsel kimlik anlamında kendilerini layığıyla gerçekleştirebilse, bu anlamda neyin mücadelesini verecek ki? Heteroseksistler diyor ki, herkes yasalar önünde eşit. Yasalar önünde eşit olmaları, onların ayrımcılığa ve şiddete maruz, cinayete kurban gitmelerinin önünde engel değil ki? Cinsel kimliklerinden dolayı işten çıkarılıyorlar, işveren toplumsal anlamda kendini haklı görüyor ve LGBTİ'lere bakış açısını dayanak gösteriyor. Ahlakçılar LGBTİ'lere sırf cinsel kimliklerinden dolayı saldırıyor, yargı LGBTİ'leri tahrik unsuru olarak görebiliyor. LGBTİ'ler öldürülüyor, nefret cinayetine kurban gidiyorlar ama toplumun ve toplumsal bazlı yargının LGBTİ'lere ahlakçı bakış açısı, durumun adaletli bir şekilde değerlendirilmesini engelliyor. Çünkü onlar ÖTEKİ, yaşamın kıyısındakiler, toplumsal yaşama dahil olmaları sakıncalı görülenler... Dolayısıyla LGBTİ'lerin başlarına gelenlere hak edilmiş gözüyle bakılabiliyor. Onlar da eşcinsel olmayıverseymiş, onlar da transseksüel ve diğerleri olmayıverselermiş... SAPIKLAR!

İşte "biz"ler normal birer insan olduğumuzu ispat etmenin mücadelesini veriyoruz. Bizleri normal kabul etseler ve insanca yaşayabilsek niye ve neyin mücadelesini vereceğiz? Heteroseksistler homofobiye karşı eşcinsel hakları mücadelesine bile, eşcinselliği kutsallaştrıyormuşuz gibi itiraz ediyorlar. Yaşasaymışız ama niye altını çiziyormuşuz bu kimliğin, niye çığırtkanlığını yapıyormuşuz... Senin de boğazını sıksalar sevgini, aşkını gerçekleştirmenden dolayı, sen belki daha fazlasını yapardın. Tabi açın halinden tok anlamaz. Aşık oluyor, seviyor, yaşıyor... Yaşayama da bir görelim halini...

Bizim adımızı koyuyorlar eşcinsel diye, ötekileştiriyorlar lanetliymişiz gibi, sonra da yaşama mücadelemizi özentiye sebep oluyor diye değerlendiriyorlar. Her şeyi başlatan heteroseksistler değil mi? Yoksa biz cinsel yönelimlerimizi yaşar geçeriz. İnsan karnını doyurmanın muhakemesini mi yapıyor? Aç kalırsan onun da münakaşasını, mücadelesini yaparsın tabiki de. Bizi mücadeleye iten heteroseksistler, engellemeye çalışanlar da... Ne tutarsız bir davranış biçimi... Mantıksızca bir kendini bilmezlik işte. Kendi kafasına göre iş yapıyor. Kendince bir dayanak da oluştumuş heteroseksistçe değerlerden tartışılmasına bile asla izin vermediği; din, ahlak, vesaire... İnsan olmaktan daha üstün bir değer olabilir mi? İnsanca yaşamak da herkesin hakkı değil midir? Tanrı adaletsiz olabilir mi? Homofobiklere sosran Tanrı'nın emirlerini yerine getiriyorlar ama hepsi cehennemlik Tanrı'nın yarattığından nefret ettikleri, nefret ettirdikleri ve onları ölüme HEDEF gösterdikleri, yaşama haklarını gasp ettikleri için.

İşte biz LGBTİ'ler bunun, insanca yaşamanın mücadelesini vermeliyiz. Yasal haklara falan saihp olmak, sadece insanca ve eşit yaşayabilmek için. Yoksa öyle ekstradan bir şey istemiyoruz. Heteroseksistler de boşuna korkuyorlar. SEN bize hakkımızı ver, kullanmak istersek kullanırız ama zannetmiyorum heteroseksistçe değerleri kullanmak isteyeceğimizi özgürce yaşama fırsatını geri tepmek istemeyeceğimizden. Biz evliymişiz gibi yaşarız, çünkü hetroseksizmin bizi onaylamasına çok da ihtiyacımız yok. Evliymişiz gibi haklarımızı ver, resmi olarak evliliği bir daha düşünebiliriz. Sen mutluysan aile unsuruna dayalı toplumsal bir yaşamda, senin olsun bu şekilde bir yaşam şekli. Bu şekilde yaşamak isteyen LGBTİ'ler de olabilir ama heteroseksüellerin heteroseksistçe değerlerini çok da benimseyeceklerini zannetmiyorum LGBTİ'lerin.

Şu aşamada resmi anlamda yasal haklarımzıa kavuşmamız o kadar kolay değil ama bu LGBTİ'lerin toplumsal yaşamda yerlerini almamaları için bir sebep değil ki. Toplumsal yaşamın içinde yer alarak yasaları değiştirmek, bizlere kağıt üzerinde verilen haklarımızdan çok daha sağlam ve kalıcı olacaktır. Çünkü yaşayarak haklarımızı elde etmek, bizim varoluşumuzu gerçeklere dayalı olarak teyid etmektir ama birileri demokrasi gereği istemeye istemeye haklarımızı verirse, o hakları LGBTİ'ler de çok layığıyla kullanamaz, toplumda pek o yasaları iplemez ve yapacağı homofobiden gene geri kalmaz. Haa... yasaların direkt, hemen verilmesinin tabiki de faydaları çok olacaktır. En azından yaşadığımız kaksızlıklar hukuki olarak karşılığını bulur ve nefrete karşı güzel bir yaptırım olur. Ama bu şekilde eşcinsel hakları kazanımı hem çok uzun vadede mümkün olabilir, hem de çok meşakatli olur. İnsanlar doğmamış bebeğe don biçmemek için bin dereden su getirtirler insana. Ama sen ortaya çıkarsan, sen gerçekçi bir şekilde varolursan, seni ne kadar görmezden gelebilirler ki... Sen, siz olursanız, milyonlar olduğunuzu gösterirseniz, daha sizleri kendi güç dengeleri için çıkarlarına bile alet etmek için kendi taraflarına çekmeye bile çalışırlar. Güç dengelerini yerle bir edecek 15 milyonluk oy potansiyeline kim hayır diyebilir.

İşte biz kendi gücümüzün farkında olmalıyız önce. Farkında olamayınca bırak o gücü kullanmayı, kendimizi güçsüz zannedip korkuyoruz bile. Sadece heteroseksistlerden ve homofobiklerden değil, kendi kimliğimizden, eşcinselliğimizden bile korkuyoruz. Neymiş; önce içselleştirilmiş homofobimizi yenmemiz gerekiyormuş gücümüzü haklarımız doğrultusunda kullanmak için kendimizin farkına vararak. Nasıl olacak? Biz eşcinselliği, cinsel kimliklerimizi bilmiyoruz ve bilmediğimiz için de üzerimizde sağlıklı bir şekilde uygulayamadığımızdan, kendimize inanmıyoruz, doğru bir şekilde kendimizi ifade edemiyoruz ve dolayısıyla karşı tarafı inandıramıyoruz kendimize ve kabul etmiyorlar. Sen çık yaşa ve ondan sonra bir daha düşünelim homofobiyi. Yaşamayınca sanki homofobi olmuyor mu? Kendi kendimize ettiğimiz psikolojik eziyet bile, açık olunduğunda karşılaşılan homofobiden kat be kat etkileyicidir. Maddi manevi bahaneleri gerekçe olarak sunuyoruz hep. Tamam, kendinizce haklı olabilirsiniz ama kendinizce haklılık size insanca yaşamı getiriyor mu? Memnun musunuz? Açık olanlar? Kapalı olanlardan çok daha kötü yaşamadıkları gibi, bunu açık olanlara sormak gerekiyor. Bana sorarsanız, insan kendi homofobisinden kurtulunca, hiçbir engel kalmıyor gibi. Homofobi oluyor ama insan kendi homofobisinden kurtulunca, homofobiden uzak anlar ve mekanlar da oluyor. Ama toplumsal dayanaklı homofobi mazeretin olduğu sürece, sen nereye gidersen, homofobi de peşini bırakmıyor. Hadi New York'a gittin diyelim. Sen homofobik bir coğrafyadan kurtulmuş olabilirsin ama içindeki homofobiyi de götürüyorsun gittiğin yere. Homofobinle yüzleşmediğin sürece, o homofobinin nerede, ne zaman vücut bulacağı hiç belli olmaz. Çünkü dışarıda karşılaşılan her homofobik davranışa tepki verecektir içindeki homofobi. Ama kendini temize çekersen kendinle tam anlamıyla barışarak ve bu barışıklığının verdiği cesaretle kendin olarak varolursan toplumsal yaşamda, içinde depreşecek korku kalmayacaktır. Haa, tabi saldırya maruz kalabilirm diye korkualarının olması doğal homofobik bir dünyada ama homofobiyle karşılaşmadığın sürece homofobi aklına gelmeyebilir ve kafan sakin olabilir bazen de olsa.

Biz bunun mücadelesini vermeliyiz işte önce; kendimizle barışmanın, kendimizi bilmenin, bilinçli bir eşcinsel olmanın... Sonra da açık olmanın, topluma karışmanın, bize müdahale edenlere kendimizi göstermenin, kendimizin arkasında durmanın mücadelesini vermeliyiz. Siyasi kazanımlar için politik mücadele de vermeliyiz ama kendimize karşı verdiğimiz mücadeleyi kazanamadıktan sonra, başkalarına- homofobiye karşı mücadele verbilecek cesaret olur mu bizde? Yapay, heteroseksist-cinsiyetçi bir dünyada, kendin gibi durabilmek, politika üstü bir poltikadır zaten. Varolmak için politika yapmaksa amacımız, önce kendimizin politikasını yapmamız gerekiyor demek ki. Eşcinselliğimizi varoluş anlamında politikleştirebilirsek, eşcinselliğin siyaset üzerinden müacadelesine gerek bile kalmayabilir. Biz insan olduğumuzu kabul ettirsek topluma LGBTİ'ler olarak, zaten homofobi olmayacaktır ve ayrıcalık da gerekmeyecektir bizlere. Çünkü biz cinsel ayrımcılığın dezavantajlarını yaşıyoruz. Cinsel ayrımcılık kalmayınca, herkes gibi eşit olacağımızdan, cinsel kimlik politikası değil, insanlık politikası yapacağız. Kısaca cinsel kimlikleri öğreneceğiz, bilinçleneceğiz, kendimize güveneceğiz ve açık olacağız-hayatı eşcinsel olarak yaşayacağız. Bana göre oluşumların mücadelesi bu olmalı, bunun üzerine temellenmeli...

Not; Yazının düzeltilmeye ihtiyacı olablir; yazdım, yayınladım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder