21 Eylül 2017 Perşembe

"Yıllarca kurduğum hayatın tepesine geldi oturdu"


"Yıllarca kurduğum hayatın tepesine geldi oturdu.". Bu söz magazin gündemimizden bir parça. Kadınlar erkeklerle ilgili planlar yapıyorlar, onlar üzerinden gelecek falan inşa ediyolar. Sonra bir gün her şey bitiyor. Çünkü aşkın garantisi yok ki... Bir tane hayatımızın olduğunu düşünürsek, o hayatı niye keyif almadan yaşayalım. Bir de genellikle feryad edenler hep kadınlar oluyor. Bu da gösteriyor ki, kadınların erkeklerle duygular dışında da hesapları kitapları var. Onları her anlamda bir güvence olarak görüyorlar sanırım. Hal böyle olunca da ortada kalınca çılgına dönüyorlar. Oysa hayatlarını erkekler üzerine değil de kendileri üzerine kursalar ve sadece aşk ve sevgi üzerinden bir ilişki yaşasalar bu kadar hayal kırıklığı yaşamazlar. Kadınlar da kabul edemediğim bir şey, erkek onu sevmediği halde onu sevmeleri ve erkeğin de kendilierini umutsuz da olsa sevmesini beklemeleri. Bitmiş ya..! Bunda anlaşılmayacak ne var ki? Sen seviyor olabilirsin ama seni artık sevmeyen bir kişi ne kadar rol yapabilir ve bu samimiyetsiz sevmeyi ne kadar sürdürebilir. Bitmesi daha hayırlı değil midir bu ilişkinin? Erkekleri dürüst olmamakla suçluyor kadınlar... Hadi dürüst oldular diyelim. Ben artık seni sevmiyor, başkasını seviyorum, dedi diyelim. Sanki kadınlar eyvallah mı diyecekler; gene fırtına kopartacaklar. Artık yeni çağ kadınının erkeği mülkiyetinde düşünmemesi gerekiyor. Ben heteroseksüel olsaydım eğer; ne bir kadını zimmetime geçirirdim, ne de karşımdaki kişiye kendimi tapulattırırdım. Bu canlı doğasına aykırı bir şey. Yarın karşıma aklımı başımdan alacak ve daha iyi anlaşabileceğim bir kişinin çıkmayacağının garantisi mi var? Niye daha güzel geçirmeyeyim hayatımı? Söz mü vermiştim? İnsan bu toplumda söz vermek zorunda kalabiliyor. Eğer erkekler kadınlara güç yeterliliği yapıyorsa bu toplumda, bunun suçlusu kendilerinin de heteroseksist olmalarından dolayı daha çok kendileri. Nokta!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder