23 Şubat 2018 Cuma

İnsan Zeki Müren gibiyken neden Bülent Ersoy gibi olmak ister?


Benim Öykü Evren ile tanışıklığım taa 90'ların başına dayanır. Bir fanzin çıkarıyorlardı Bursa'da, o vesileyle irtibatımız, mektuplaşmamız olmuştu sanırım, geçmiş gün çünkü. Sonrasında seçimlerde CHP adaylığıyla ilgili konuştuk falan. Uzaktan takip ederim ve hayata bakış açısını severim. Çünkü o da ayakları üzerinde tek başına durabilenlerdendir. Hani Türkiye'den eşcinseller adına isim say deseniz, o da önemli isimlerden birisidir benim için. LGBTİQAP+ denilen camia ile arasındaki mesafe de beni hiç ilgilendirmez. Çünkü bilinçli, özgüvenli ve özgün bakışı olan eşcinselleri bu camia, sindiremeyceği ve yollarına taş koyacağı için dışlar. Çünkü her kesimin kendi çıkarına döner çarkı...

Öykü Evren ile bir röportaj yapılmış. Açık ve dürüst oluşu gene çok hoşuma gitti Öykü'nün... "Önce'den Zeki Müren'dim, şimdi Bülent Ersoy'um!" diyor. O kadar çok şey anlatıyor ki bu cümle... Yıllardır benim anlatmak istediğim de bu zaten; insan doğasından neden vazgeçer? Mayasından dolayı mı, heteroseksizmi içselleştirmesinden ve toplumsal baskı yüzünden mi? Oysa insan-canlı mayasında eşcinsellik gerçeği vardır. Zaten Öykü de hala kendini trans kadın terimiyle birlikte, kullandığı cümlelerde eşcinsel olarak da tanımlıyor. Çünkü canlı doğası kendini olduğu gibi kalarak, yani insanlar-eşcinseller biyolojilerini muhafaza ederek kendilerini çok rahat ve o şekilde en mükemmel gerçekleştirebilirler. Çünkü bunun önünde bir engel yoktur. Engel, düşüncelerimizin heteroseksizme sapmasıdır. "Ben erkekleri seviyorsam kadınımdır, kendimi kadın gibi hissediyor ve kadın isem de bedenimi değiştirmem-kadına dönüştürmem gerekir!" diye bir düşünce hakimdir heteroseksistleşen eşcinsel dünyada. Öykü'nün de düşüncelerimin sağlamasını yaptığı gibi, penisi kestirince erkekten kadın olunmuyor; bunun kemiği var, dokusu var, başka başka organları var, vesairesi var. Alınan yapay hormonlardan dolayı sağlık açısından riskleri de ayrı, hatta çok önemli bir mesele.

Sorulması gereken soru şu; İnsan neden Zeki Müren iken Bülent Ersoy olmak ister, Zeki Müren olarak kalamaz mı, kalması kalmamasından daha mı zor, kalması eşcinsellerin özgürlüğü ve eşitliği, daha sağlıklı yaşaması adına daha doğru olmaz mı? Kalmayınca kim ne kazanıyor diye sormak, cevabını da samimi bir şekilde vermek gerekiyor. Her zaman dediğim gibi, psikoloji gerçekten Zeki Müren kalmayı kabul edmiyor ise, zorlukları göze alarak Bülent Ersoy olabilir ama bana göre Zeki Müren-eşcinsel kültürü yaratmak için mücadele etmenin zorlukları, Bülent Ersoy-transseksüel olmanın zorluklarından daha az yıpratır insanı. Bir kere transseksüel olarak hiçbir zaman heteroseksist kültürün bir parçası olamayacağız. Her zaman trans kelimesi olacak bu kimliğin başında bize ok gibi doğrultulan, saplanan. Bu da transların heteroseksist beklentilerine hiçbir zaman cevap veremeyecek. Bazı translar demiyor mu; "Biz her zaman heteroseksüel erkek beklentisi içinde oluyoruz ve transseksüel olduğumuz için pişmanız!"

Gerçekten transseksüellerle birlikte olanlar eşcinselliğiyle barışamayan, heteroseksüel geçinen gizli eşcinsellerdir. Çünkü bilinçli bir eşcinsel olarak nasıl benim canım bir kadın tenine bile tahammül edemiyorsa, heteroseksüel bir erkek de karşı cinse, kadınlara yönelir. Bunu anlamak gerçekten bu kadar zor mu diyeceğim ama anlıyorlar da gerçekleri kabul edemiyorlar diyelim. Öykü de zaten beraber olduğu partnerine direkt eşcinsel diyemese de light'laştırıp biseksüel diyor. Bana sosrarsanız, her zaman dediğim gibi, her yol "Roma"ya çıkıyor; transı da eşcinsel, gay'i de aynı, biseksüeli de aynı... Kategorizasyon bir varoluş şekli heteroseksizm paralelinde ve bu paralelde oluşan düşüncelerden dolayı.

Heteroseksizm bizi doğamızdan kopartıp cinsiyetçi bir şekilde dönüştürmeye çalışıyor. Çünkü içinde yaşadığımız erkek egemen kültürün yapısı bizleri buna hazırlıyor, direnenlere de zorla kabul ettirmeye çalışıyor kendini. Biz de zannediyorz ki, heteroseksüel erkeklik ve kadınlık var doğada sadece, biz de yanlış bedende doğmuşuz, dönüşmeliyiz, erkekten kadın olmalıyız. Kadın-erkek olarak kalsak, doğada böyle bir gerçek olduğu için daha çıkarımıza olacak aslında ama işin kolayına kaçıyoruz. Oysa kolay olan olduğumuz gibi kalmak; çünkü hiçbir meşakati yok heterosekizmin ayrımcılığından başka. İnsanın kendisinden, doğasından vazgeçmemesinin daha iyi olduğuna inanıyorum ben kendim de bir eşcinel olarak.

Öykü annesine, "Eşcinseldim trans kadın olacağım" dediğinde, götürüldüğü psikoloğun sözleri ise, eşcinselliğin nasıl homofobikçe dönüştürülmeye çalışıldığının bir göstergesi: "Türkiye’de eşcinsel olarak mutlu olmak istiyorsan ya cinsiyetini değiştirip kadın olacaksın ya mevki sahibi olacaksın ya da ünlü olup şarkı söyleyeceksin." Bunda anlaşılmayacak bir durum yok. Doğada eşcinsellik var ama heteroseksist bir toplumda yaşamak istiyorsan, heteroseksist toplumun kurallarını yerine getireceksin; trans da olsa ya kadın veya erkek olacaksın, ya modacı, ya da şarkıcı. Oysa bunlar da bizi toplumsallaştırmak yerine daha da mimlemiyor mu? Feminen şarkıcılar sahne gereği kadınsılar yalanıyla kendimizi kandırıyoruz, modacıları kibarlıkla kurtarmaya çalışıyoruz, transları da doğru yolu bulmakla... Oysa biliyoruz ki hepsi yalan, kendimizi kandırıyoruz; hepimiz eşcinseliz kendimizi hangi kılıfa sokarsak sokalım.

Bakınız, ben hiçbir zaman eşcinsellerin heteroseksist bir dünyada heteroseküselce hayaller kurmalarına ve de heteroseksüelce yaşamalarına falan karşı değilim. Bu onların seçimi ama tek doğru buymuş gibi doğalarını sert bir şekilde inkar etmelerini doğru bulmuyorum. Eşcinseller nasıl mutlu olacaklarsa öyle yaşasınlar. Transsesküel olmak onları mutlu edecekse, o meşakatli yola girebilirler ve heteroseksüellikten medet umabilirler, hayal kırıklıklarını da göze alarak ama. Çünkü bu hayat onların hayatı; denerler ve yanılabilirler, yanılarak tecrübe etmek isteyebilirler hayatı. Ama ben isterdim ki; hayata ve eşcinselliklerine daha sağlıklı gözlerle bakabilsinler, hayatlarını daha gerçekçi yaşasınlar bütün engellere ve zorluklara rağmen. Dedim ya bir tercih meselesi, bu da onların tasarrufunda olan bir şey!

Öykü Evren'e yeniden dünyaya gelseydiniz, kadın olarak mı gelirdiniz sorusuna cevabıysa çok anlamlı; Eşcinsel olarak gelirdim, diyor.

Transseksüellik bir anlamda da eşcinselliğin heteroseksüelce formu bana göre.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder