20 Mart 2018 Salı

İşçilik kapitalist sisteme bir köleliktir

Çalışmıyorum, çalışmayı sevmiyorum, çünkü işçilik köleliktir!


Kimisi güneşin altında inşaatlarda, tütün tarlalarında karın tokluğuna kavrulur, kimisi de 17 bin liraya doğacak bebeğine bebek arabası alır fütursuzca! Evet dokundu yaa Tarkan'ın böyle bir şey yapması bana! Ben çalışırken patronumun her hafta sonu Cuma'dan yazlığa gitmesi de içimde bir yaradır 30 senedir!

İşçilik kapitalist sisteme bir köleliktir. Ben o sisteme 6 bin gün köle oldum ve noktayı koydum. Ne işi yaptığımı soranlara, çalışmadığımı sötlüyorum. Nedenini ise çalışmayı sevmemek olarak açıklıyorum. İdameni sağlamak için elbette emek sarfetmek gerekiyor ama bu, senin köle gibi hizmet edip birilerinin cebine para doldurmak, onun tatil yaparken senin hala kıçından ter akması şeklinde değil. Sana açlık sınırının altında maaş verecekler, kendileri su gibi para harcayacaklar vicdansızca, sonra bunun adı da çalışmak olacak öyle mi? O yüzden işverenlerin lüks restoranlarda yemek yemesi, yatlarda katlarda tail yapması midemi bulandırıyor. Hatta/özellikle sanatçıların falan duyarlılıktan uzak parayla görgüsüzlük yapmalarını sanatçılıkla bağdaştıramıyorum. Sanatçı görgüsüzü olamaz, olamaz eğer sanatçıysa. Neymiş, çocuk arabasına 17 bi lira harcamışmış. İyi yapmış! Aferin! Ben de çalışmayı sevebilirdim eğer yapıma uygun, sevebileceğim bir işi yapabilme imkanına, koşullarına sahip olabilseydim, öyle bir kültürde yaşayabilseydim. Çünkü insan sevdiği işte verimli olabilir. Çünkü sevdiği işi yaparken insan, keyif aldığından çalışıyor gibi olmaz ve çalıştıkça çalışır, çalışmalara doyamaz ve iş kolik bile olur. Bu ülkede kim sevdiği işi yapıyodur, severek çalışıyordur Tanrı aşkına? Ancak sevmse de çok para kazananlar "seviyorum çalışmayı" diye yalan söylerler. İyi tarafları yok mudur her şeye rağmen çalışmanın. Olmaz mı, aç kalmıyoruz işte, iyi kötü idamemeizi sağlıyoruz ama daha iyisi mümkünken niye para babalarına kölelik yapalım, niye haksızlığa sesimizi çıkarmayalım veya dur demeyelim. Ha diyebilirsiniz ki, çalışmayın-işçilik yapmayın o zaman, ne haliniz varsa görün, kendi işinizi falan kurun. O fırsatları elimizden almasanız, piyasayı ele geçirmeseniz, başkalarının iş yapmasını engelleyecek bir sistem oluşturmasanız, herkes kendi işini yapar ve para babası işverenlerin ağzının kokusunu çekmez. Hiç kimse emir altında yaşamak istemez sağlıklı düşünebilen. Hele o emir komuta zincirine uygun olarak müdürüm diyen işçilere falan da gıcık oluyorum yalakalık yaparak bu köle sisteme çanak tuttukları için. İnsanları köle gibi çalışıtıryorlar, eğitimden yoksun bırakıp köleliğe kışullandırıyorlar, sonra da şükür toplumu oluşuyor işte. Rutine bağlanmış akvaryum bakıları gibiyiz. Tek lüksümüz de pikniğe çıkıp mangal yapmak oluyor (burnunun direğini sızlatan!). İş dünyasındaki bu tekelci sistem politikaların da çıkarcı olmasına sebep oluyor; kimin parası varsa, yaşam biçimimizin nasıl olacağına o karar veriyor. İşin en kötü tarafı da bu işte. Parası olan yönetimi ele geçiriyor. Çünkü insnalar "yarım kilo makarna"ya yönetimini teslim etmek zorunda kalıyor mecburiyetten adına serbest seçim dedikleri, "hür irademizle kimi seçeceğimize kendimiz karar veriyoruz" dedirtildikleri! İnsanlar diyor ki, oy verecek başka parti, seçecek başka lider mi var diyorlar. Ayol olsa da vermiyorsunuz ki şükür toplumu olunduğu için. Stephen Hawkin eğer yaşasaydı ve adaylığını koysaydı yönetime, oy veriri miydiniz ona. Sistemi eleştiriyorum ama sisteme boyun eğernler, en büyük suçlusu köleliğin. Gene gele gele herkes hakettiği yaşar durumuna da gelmeden edemiyoruz. Bir yerden, özellikle mağdur kesimden hamle gelmediği sürece, bu kısır döngü de bozuk plak döner durur! Peki bu sömürgeci sistemden eşcinsel işçi olmak nasıl bir şeydir, hatta eşcinsel işçi olunabiliyor mudur, eşcinsellerin çalışma hayatında yeri nedir, var mıdır? Velhasıl ömrümüzden ömür gidiyor çalışırken. Çünkü kapitalist sistem elinden gelse, yani insan yemek yemeden ayakta durabilse 24 saat çalıştırır insanları.Tek umudumuz robot işçiler ama onlar da bir gün isyan ederlerse?!

Çalışmayla ilgili olarak insnın anlatacağı bitmez ki. Çünkü her gün bu adaletsizlikle karşı karşıya geliyorsun. Dün yaşadığım bir anımı anlatacağım. Yüzme kursumu yenileteceğim yeni dönem kaydı olarak. Önümdeki kayıt yaptıran kişi de Belediye'de çalışan bir kişi ki masa başındaki görevli müdürüm diye hitap ediyor. Müdür cep telefonuyla sosyal medyada mı, yoksa bilgisayar oyununda mı ne bilemedim, gözü telefonda olduğu için hangi günler ve saatte yüzeceğine karar veremiyor. Sonunda kararlaştırılıyor ve sıra çocuğunun kaydına geliyor ama bu sefer de çocuğunun bale saatleri gündem oluşturuyor ve karar verilemiyor bir türlü yüzme saat ve gününe. Sonra müdür denilen kişi eşini arıyor telefonla ve gene halledelemiyor kayıt işi. Sonra kayıt yapan kişi konuşmaya başlıyor karar verilebilmesi için müdürün eşiyle telefonda. Gene olmuyor. Tekrar müdür alıyor telefonu ele ve ben sinirleniyorum. Bakın 10 dakikadan fazladır bir kişinin kaydı yapılamıyor. Benim kaydı yapın, siz gene devam edersiniz diyorum. Neymiş müdürün sayfasındalarmış şu an. Kapatın, benim sayfama girin, benim kaydı yenileyin, siz sonra kaldığınız yerden devam edersiniz diyorum. Benim sayfa açılıyor ve tek tuşla kaydım yenileniyor. Yeminle söylüyorum, 20 saniye sürüyor. Beni 20 saniye için dakikalarca bekletip, badminton kursuma geç bırakmaya hakkınız var mı? 9'dan beri de kuyruktayım çünkü kayıt için. Vatandaş saat sorunca da cama astıkları programı gösteriyor kayıt yapanlar. Müdür olunca dakikalarca anlatılıyor, vatandaş sorunca azarlayarak program saati gösteriliyor. İşin yaralayıcı tarafı ne biliyor musunuz. Kayıt yapanlardan birinin, geçen yıl bisikletimi kapalı spor salonuna bıraktığım için tekmeleyen ve zarar veren, sonra üzerime yürüyen, o salondaki temizlik işlerini ve giriş çıkışları kontrol eden bir kişi. Benim ayağımla yapacağım işleri, böyle iş yapamayacak kişilere teslime diyorlar. Ben başvursam buralara çalışmak için, beni işe almazlar. Fazla gelirim çünkü. Neden mi fazla gelirim; dürüstlük tehdit oluşturur çünkü kapitalist sisteme. Dayın olsun yeter ki çalışabilmek için; ne olduğun, kim olduğun farketmez! Kafanız karışmasın, bu anlattıklarım da kapitalist sistemin çarklarından biri.

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder